Borsada bir şirketin net kârının “beklentileri aştığı” manşetini gördüğümüzde tepkimiz heyecanlanmak değil sorgulamak olmalı.
Özellikle enflasyon muhasebesinin finansal tabloları iyice karmaşıklaştırdığı Türkiye gibi bir piyasada, “kâr” ve “FAVÖK” tek başına gerçek performansın ölçütü olamaz.
Neden mi?
Beklenti Yönetimi: Analist tahminleri bilinçli olarak düşük tutulabilir. Böylece “beklentiyi aşmak” zor olmaz.
Muhasebe Etkisi: Enflasyon muhasebesi, stok değerlemesi, amortisman politikası veya tek seferlik gelirler gibi kalemler, kârı olduğundan çok farklı gösterebilir.
Yine de piyasa hâlâ kâr ve FAVÖK’e odaklı. Çünkü bu metrikler üzerinden model kurmak, anlatmak ve iletişim yapmak çok daha kolaydır. Ama kolay olan, her zaman doğruyu göstermez.
Gerçek Performans İçin Doğru Sorular: Bir şirketin gerçek performansını anlamak için kâr rakamlarından çok şu sorulara yanıt aramak gerekir:
Reel büyüme var mı❓
Pazar payı artıyor mu❓
Yatırımların getirisi borçlanma maliyetini aşıyor mu❓
Net işletme sermayesinin finansmanı için dış kaynağa ihtiyaç duyuyor mu❓
Ve tüm bunlar ile birlikte değerleme çarpanları sektörüne göre cazip mi❓
Bu soruların neredeyse tamamının cevabı gelir tablosunda değil, serbest nakit akışında saklıdır.
Son söz: Net kâr yönetilebilir. FAVÖK farklı yöntemlerle hesaplanabilir. Ancak nakit akışı, manipülasyonu en zor ve şirketin değer yaratma kapasitesini en doğru gösteren ölçüdür.
Nakit asla yalan söylemez.



