Son dönemde televizyonlarda ve panellerde giderek daha sık duyduğum bir cümle var: “Borsa İstanbul’da temel analiz çalışmıyor.”
Burada aslında iki farklı argüman birbirine karışıyor:
“Temel analiz yapmak artık faydasız.”
“Birçok hisse temel analizden kopuk değerlerde işlem görüyor.”
Öncelikle bu farkı bir not edelim.
Ama bir üçüncü ihtimal daha var:
Belki de çalışmayan, temel analizin kendisi değil; yapılış biçimi.
Piyasada yaygın yaklaşım kabaca şu:
“FAVÖK çarpanına bak, sektör ortalamasıyla karşılaştır, ucuzsa AL de.”
Bu yöntemle bakınca, haddinden fazla sayıda hisse ucuz görünüyor.
Sorun şu ki FAVÖK ile gerçek nakit yaratma kapasitesi arasında ciddi mesafe var. Yüksek idame yatırımları, hafiflemeyen işletme sermayesi yükü, ticari nitelikli finansal giderler, ağır borçlanma maliyetleri, bilanço makyajları, enflasyon muhasebesinin gizlediği kalemler vb.
Bunları hesaba katmadan yapılan analiz, sağlam görünen ama içi boş bir resim çiziyor.
Nakit akışı bazlı baktığınızda ise tablo değişiyor:
Gerçekten ucuz olan şirket sayısı, düşündüğünüzden çok daha sınırlı.
Ama o dar havuzda bile, sağlam nakit üretimi olup makul fiyattan işlem gören şirketler var.
Bu şirketler ucuz kalıyorsa, bunun nedeni temel analizin işe yaramaması değil; piyasada
Momentum odaklı bakışın ağır basması,
“Büyüme hikayesi” sunan hisselere ihtiyatlı yaklaşılmaması ve
Yatırım ufkunun giderek daha fazla kısa vadeye sıkışmasıdır.
Bunlar ilgiyi çekerken, sessizce nakit üreten şirketler radarlara girmiyor.
Öte yandan, piyasa her şeyi anlık ve tam efektif fiyatlasaydı, değer yatırımı diye de bir şey olmazdı.
Değer ile fiyat arasındaki sapmanın, akıllı yatırımcının ana getiri kaynağı olduğunu unutmamak lazım.
Kısa vadede rahatsız edici görünen bu fiyat anomalileri, uzun vadeli ve disiplinli yatırımcı için aslında değerlendirilmesi gereken fırsatlardır.
Özetle:
Sorun temel analizde değil; FAVÖK’e bakıp nakit akışını görmezden gelen yarım kalmış analizde.
Ve hatta, analiz sağlam olsa bile, o analizin arkasında duracak sabır ve psikolojide.
Çünkü uzun vadede farkı, sadece doğru analizi yapmak değil; o analizin arkasında durabilecek zihinsel ve duygusal dayanıklılığı gösterebilmek yaratıyor.




