Borsa İstanbul'daki mevcut görünüm, birçok yatırımcı arasında hayal kırıklığı ve öfkeye neden oluyor. Ancak profesyonel bir bakış açısıyla, bu duygusal tepkinin yerini rasyonel bir analiz almalı.
Piyasa performansını değerlendirirken karşımıza iki temel senaryo çıkar:
1️⃣ Senaryo: Rasyonel Fiyatlama
Bir şirketin hisse fiyatı, operasyonel performansındaki zayıflıkları yansıtıyorsa, burada piyasa görevini yapıyor demektir.
Akalın Finans olarak yaptığımız bir analiz, bu durumu net bir şekilde ortaya koyuyor: Analiz kapsamımıza giren halka açık 450 şirket arasında, makul kabul ettiğimiz 10x Şirket Değeri/Operasyonel Nakit Akış çarpanının altında kalan şirket sayısı sadece 120. Dahası, bu 450 şirketin içinde son iki yılda hem dolar bazında cirosunu büyüten hem de pozitif serbest nakit akışı üretebilen şirket sayısı sadece 100 civarında.
Bu veriler, aslında piyasanın genel olarak çok da ucuz olmadığını ve birçok şirketin mevcut fiyatlamasının anormal sayılmayacağını gösteriyor. Bu senaryoda yatırımcının sorumluluğu, piyasayı suçlamak yerine, sahip olduğu şirketi, yatırım tezini ve seçim kriterlerini yeniden gözden geçirmektir.
2️⃣ Senaryo: Fiyat ile Değer Arasında Açılan Makas
Faaliyetleri güçlü, bilançosu sağlam ve gelecek potansiyeli yüksek bir şirketin piyasa tarafından iskontolu fiyatlanması; bir öfke sebebi değil değerlendirilmesi gereken nadir bir fırsattır. Yatırımcı için bu durum, duygusal bir tepkiyi değil, rasyonel bir değerlendirmeyi gerektirir. Piyasa, kaliteyi geçici bir iskontoyla sunarak aslında yatırımcıya cömert bir teklif yapmaktadır. Bu teklife öfkeyle değil, teşekkürle karşılık verilmelidir. Çünkü fiyatın eninde sonunda gerçek değere yöneleceği inancı, sabırlı yatırımcının en büyük güvencesidir.
Sonuç:
Yatırımda başarının anahtarı, piyasanın gürültüsünden sıyrılıp kendi analizinize ve stratejinize güvenmektir. Analizine güvenen yatırımcı bu dönemleri pozisyonlarını güçlendirmek için kullanırken, neye yatırım yaptığını bilmeyenler piyasaya küserek en büyük fırsatları kaçırabilir.



